20 Temmuz 2012 Cuma

sana anne diyebilirmiyimm


Meleklerle yaşamak isimli bir kitap okumaya başladım.
Arkadaşım önerdi.
Babamın vefat ettiği günlerde..40 gündü.. balkona bir martı tüyü düşmüştü.
Annemin vefatında ise hayatımdaki ikinci tüy yoluma çıktı.
İkisini de yanyana bir kitabın arasına koydum.
Anne ve babamdan bir işaret saydım.
Ağabeyime dedim ki- hem öksüz hem yetim kaldım
-sana babacığım diyebilirmiyim.
-tabi kardeşim de tabii.
-abiciğim sana anneciğim de diyebilirmiyim???
-Hadi be!! 
:(( artık annem de yok. 
Aslında yok dememeliyim.
Okadar çok birlikte vakit geçirdik ve birbirimizi tanıdık ki..
Annemi de babamı da ruhum ve kalbimde taşıyorum.
Allah oğluma sevdiklerime ve bana sağlıklı uzun ömürler versin.
Meleklerle yaşamak isimli kitabı okumak bana iyi geldi.
Arkadaşım iyiki önermiş.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Annem Düştü


Epeydir yazamadım.
Annem düştü. Kalça kırığı oldu. Ya da kırıldığı için düştü.
Doktorlar hemen ameliyat dediler önce. Ama yaş 96 olunca vazgeçtiler.
Evinizde bakın dediler. Ümitsizdiler. Hapları iğneleri merhemleri alıp eve döndük
Annem evde  yatıyor ama neşesi yerinde. Unuttuğu için sık sık ayağa kalkmak istiyor.
İki yardımcım var. geceli gündüzlü evde kalıyorlar.
Annemi oyalamak için şarkılar söylüyor..hikayeler anlatıyoruz.. 
Boy boy biberonlar aldım. Uçlarını farklı büyüklüklerde kesiyorum ki rahat yesin.
Ayarlı hasta karyolası edindim. Sürekli hava basan hasta yatağı aldım.
Medikalden çeşitli kullanımlar için malzemeler edindim.( sırtında yara çıkmaması için
dezenfektan kuru köpük-sırt merhemi-saç yıkama bonesi-nefes alan, deriyle uyumlu vs..)
Gece olunca gözlerini kapatmasını beceremez oldu. Tatlılıkla elimle kapatıyorum.
elimi çekmeden önce duyabileceği gibi dua ediyorum. Türkçe dualarım onu rahatlatıyor ve
 tatlı tatlı uykuya dalıyor. Tabi uyumasında ilaçların da etkisi var.
Dozu yükseltilen yapıştırıcılı alzheimer ilaçlarını omzundan bantlıyoruz.
Kan sulandırıcılı iğnesini kolundan ben yapıyorum.
Diğer haplarını ezerek şekerli yoğurda katıyoruz ve yoğurt dondurması diye yediriyoruz.
Severek yiyor..severek içiyor..şarkı söylüyor..şaka yapıyor
Daha bilinçli ve kulakları açıldı..duyuyor annem.


Eski topraktır benim annem. Ağrısı sancısı yok Allaha şükür. Bunu da atlatır eminim :).. Annem!!

9 Mart 2012 Cuma

Kısır Döngü



Annem 96 yaşında ama zor da olsa yürüyebiliyor.
Alzheimer hastalığını onunla bire bir yaşıyorum.
Sabah uyandık diyelim.
Banyodaki işlerimizin bitmesi yarım saat sürüyor.
Kalbi, nefesi ve kasları çok yorulduğu için
Bir bardak şekerli sütünü içip..
biraz daha yatıyor.
Ben bu arada tekrar derin bir rüyaya dalıyorum.
Daha sabah çok erken .. daha ev ısınmamış.
Dışardan kargaların sesleri duyuluyor. Annem kalkmaya çalışıyor.

-YAT YAT DAHA GECE diyorum. Komşular duyuyor. Annem duymuyor.
Uykuluyken kendi sesimi tanıyamıyorum. İçime kargamı kaçtı ne.
Terliklerini giymeye çalışıyor. Gözleri seçemiyor.
Halının desenini terlik sanıyor bir ara.
Yanına koşuyorum. Biraz sarılışıyoruz..Uyumaya karar veriyoruz. Üstünü örtüyorum.
Anında rüyalara dalıyorum. Nasıl tatlı geliyor uyku.
Tatlı tatlı gerinirken gözüm annemi arıyor.
Yatagında yok. Fırlıyorum. Şuursuzca bakınıyorum. Banyoda da değil.
Diğer odada yok. Benim odamda da değil.
Yoksa düştü de yerlerdemi kaldı..yatak altı?? ter basıyor..yok!!..Kapı arkası?? Yokk.
Koridorun salona açılan kapısı kilitli hep geceleri. Salonda olamaz o yüzden.
Yoksa pencereden mi atladı..ama pencereler çok sıkı kapalı.. kuvveti yetmiyordu..olamaz
Salona çıkan kapıyı açıyorum kilitli değilmiş. Kilit açılmış.
Annem kanepede. Put gibi kıpırdamadan oturuyor .
Korkuyorum aniden. Gözleri kapalı kıpırdamıyor. Devrilmeden uyuyor.
Yorgun düşmüş herhalde. Kilidi açabildiği gibi iyiki beni üzerimden kitlememiş.
Kol kola girip yine yatağına yatırıyorum.
-YAT YAT DAHA SABAH OLMADI. Ne desem komşulardan duyuluyor o saatlerde.
Ama annem duyamıyor yineletiyor.
-Baban da uyuyormu? diyor.
-Evet evet herkesler uyuyorlar diyorum halbuki evde ikimiziz.
Derin bir rüyaya dalıyorum yine.
Ama yarım saatte bir aynı uyanmalar tekrar ediyor.
Anlıyorum ki bana deliksiz bir uyku kısmet değil.
Bunu anlamak uykumu birden açıveriyor. Ama annem derin uykulara dalmış..
iki saat boyunca uyanmak bilmiyor.
Gün boyunca annemle ilgilenmelerim tekrarlarla geçiyor.
Günler böyle hep aynı tekrarlarla geçiyor gidiyor.
Bu hayatın ikimiz içinde daha renkli olması nasıl sağlayabilirim acaba.

10 Şubat 2012 Cuma

ANNEM GÜNE GÜZEL BAŞLADI


Aman da Kraliçe Mürim uyanmış..
-Uyandım ama hiç iyi değilim.
Ben seni iyi ederim. Hem de şahane tarafından.
-Burası neresi
Banyooo.
-Aaa..hiç görmemişim. Güzelmiş.
Tabii..senin için yaptırdım  Kraliçe Müri banyosu.
-Şimdi nereye götürüyorsun beni?
Alis Harikalar Ülkesine. Orada halkın seni selamlamak için bekliyor
-Yaa..Öylemi...?
Kraliçesin ya..Ben de şaklaban :)
Açalım kapıyıı..nanomm..işte!!!Burasıı!!
-Güzelmiş.
Şimdi sen buraya oturuyorsun..ben de kahvaltını getiriyorum.
Hemde içine ne koyacağım biliyormusun..
Gençlik iksiriii.. :)


 -Ya.. ya..!! hiç uğraşma gençlik geçti.
Olurmuu..sen şarap gibisin maşallah.
-bak hele sen
Tabii..küçükken kuş üzümü gibiymişsin. Sonra koruk olmuşsun..
Sonra tatlanıp üzüme dönmüşsün Allahtan.
-Ya..Bak şimdi..sonra ne olmuş.?
Tadına doyulmamış :)
Ben becerememişim Sirkeleşmişim.
Sonra..Küçük küçük sirke sineklerim olmuş
Oyüzden sen çok şanslısın.
-:))))
Ver bir yanak bakiyim.

ÇOK SEVİNÇLİYİM. ANNEMLE GÜNE GÜZEL BAŞLADIK.
ŞAKALARIN  BİLİNCİNDE..ALGILAMASI YERİNDE.

Yoksa bu şakalar annemin aklını daha daha çok mu karıştırıyor.
Yoksa annemin alzheimer olma sebebi ben miyim :(





29 Ocak 2012 Pazar

ANNEM ÇOK ALZHEIMER OLDU

Annem bugünlerde çok Alzheimer. :(
Ve çok yaşlı.
Ve çok şüpheci.
Ve çok mutsuz.
Kendisini çok çirkin buluyor.
Ne yapmam lazım bilemiyorum bazen.
*
Peki ben nasılım?
Yorgun..uykusuz..kalbimde çarpıntı..
Hayat sevincim ve enerjim düşük.
Annemi hoşnut edememek mutsuz ediyor.
*
- ben o sütü içmem! Çok israr ediyorsun! Sana güvenmiyorum!
O sütte bir şey var.
-Senin ne olduğun belli değil. kimini kimseni tanımıyorum.
-Ben o dişleri takmam. Benim değil.
-Yemem. Ölürüm daha iyi.
-Bıcağı alıp saplayacam şimdi. Tabi sana saplarım.
-Yatılrmı bu yatağa. Baş aşağı bu yatak. Bu yastık değil.
-Bırak..elleme..vuracam şimdi.
*
Annem uyudu. Güne güzel bir başlangıç yaptıramadım.
Ben yoruldum. Daha sabah. İçimden bir şey yapmak gelmiyor.
Bir ton yük taşımış gibi kalbim hasarlandı. Ben de uyudum.
Bakalım nasıl bir sürprizle uyanacağım.
Şimdilik bana izin. :(

23 Ekim 2011 Pazar

Kızımı terbiye ettim



Kızım benim canım ciğerim.
Bugünlerde çok yüzgöz olmaya başladı benimle.
Komiklikler yapıyor beni güldürüyor. Bazan da şaşırtıyor.
*
- Anneciğim.. sen inek olsaydın ben de yavru inek olsaydım keşke.
neden biliyormusun?? ikimizinde tuvalete gitme derdimiz olmazdı.
her yere salardık. Yayla yayla gezerdik.
-Beğenmedinmi. O zaman ikimiz de solucan olsaydık. ne dersin?
Çok yağmurda eve saklanacağımıza topraktan dışarı çıkar..sağa sola bakardık.
İhihihihih..ihihi.
*
Kızdım tabii. O da beni gıdıkladı.
Genç kız o. Ayıp. Kibar olmalı. Kibar konuşmalı durmalı. Herkese örnek olmalı.
-amannn anneciğim. sen 90 ben 80. ne olacak bu yaştan sonra kibarlık.
-ne..ne..neee...hadi ordan maskara.
-e hadi sen 80 ol.. ben 40.
-güldürme beni..40 mış.
- e ya kaç olacağım ben?
-küçük..küçüksün sen daha.
-hangimiz daha küçüğüz? ( düşünüyor..kıvranıyor..
kıvırtmak için çok sevimli kaş göz işaretleri yapıyor. )
*
-Anneciğim ..sen neden artist olmadın??sen de kabiliyet var.
-zaten ben benziyordum..şeye benziyordum. benzetiyorlardı.
Birazcık bana rol yaparmısın? (nazlanıyor)
- mesela gururlu kraliçe rolü yap (yapıyor)
-Kızgın yap (yapıyor)
-sevimli..asil..üzgün..mutlu (hepsini anında başarı ile yapıyor.
ardından ikimizde kahkahalarla gülüyoruz).
Ardından annemin de bildiği bir kantoyu söylüyoruz birlikte..yine gülüyoruz.
*
Annem yoruldu. Yat dersem yatmaz.Ama yatması lazım.
Gözlerinden çok rahatsızlığı var. Az görüyor.Sulanıyor.
-annemciğim ben çok yoruldum. Biraz yatsam?
-aa.. tabi kızım .. hiç durma.
-ama sen ne yapacaksın?
-Ben bulaşıkları yıkarım biraz yemek yaparım..kitap okuurum
sen bana bakma ..uyu.
-anneciğim içime sinmez..sen de yatmazsan ben uyuyamam ki.
-e peki .. ne yapalım..hadi o zaman ben nereye yatacagım?..
-karşı odaya.
-neresi orası..burasımı..aa nasılmış burası böyle. ne tarafa yatacağım..
böylemi..sen nereye yatacaksın..
-Gözlerini de kapat ama.
kapatmıyor..şıldır şıldır bakıyor.
-Kapatmıyorsun ama gözlerimi..Kapat.
-Nasıl kapatacağımı bilmiyorum ki?
(masum masum bakıyor)

Yerim seni ben annem :)

3 Ekim 2011 Pazartesi

BENİ AÇ MI YATIRIYORSUN

Artık uyanması lazım. Kahvaltı edecek ve ilaç alacak.
-Günaydın kraliçe mürim.
-aa..sen geldinmi. Ne zaman geldin.
Oysa ben hep evdeyim. Nerden geldiğimi düşünüyordu acaba. Sanırım evimizin ayrı olduğu eski yıllardaydı.
*
-Hadi bakalım yemeklerimizi yedik,  ilaçlarımızı aldık, dişlerimizi temizledik..biraz da istirahat edelim mi.
-Aaa..ne yedim ki?
-Gerekli herşeyi yedik çok güzel.
-Yok canım şu kadarcık bir şeydi o. Doyulurmu. Kandırma beni. (sinirlenince kelimeler güzel dökülüyor).
*
-Aa.. niye hemen kalktın..dur şalını sırtına al üşüme.
-ben ben.. bilemedim..oraya topladım..hani söyleyiver..neydi o.. (acaba ne-sanırım rüya gördü)
-Boşver bu saatte anneciğim. Rahat ol ben yaparım.
-hah yaparsın değilmi. sağol yavrum..allah razı olsun senden.
-Senden de anneciğim..iyi geceler.
*
-gel..bir şey var..
-Söyle annem işte yanına oturdum.
-bak şimdi..bunu..sen..unuttum..hah. (sıkıntı içinde kelimeler aklına gelmiyor).
İşi şakaya vuruyorum şarkılı bir dilde döktürüyorum.
# boşver derdi # boşver kasaveti#söyle bana sevdiğiiniii..#
Hemen şarkılı cevabı yetişiyor.
#söylerim sana sevdiğimii# hem de pek çok sevdiğimii#
Sazlı sözlü daha güzel anlaşıyoruz galiba annemle.
Geçen gün birlikte bir şarkının sonunu uzattık.
Annemin nefesi daha kuvvetli çıktı valla.
Anladım ki benden geçmiş.
Bunda bir yanlışlık var ama anlamadım.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Kraliçe Müri'm

Dr.dedi ki;
Bu eski toprak yaşlılar ölüme kolay yenilmezler. Onlarda şeker.. kollestrol ..değerleri normal olur. Çok hastalansalar bile dengelerini cabuk sağlarlar. O yüzden alzheimerli bu yaşlılar son aşamalarına gelseler bile vücutca yaşamaya devam ederler.
O yüzden siz kendinizi iyi koruyun .. direncinizi kaybetmeyin. İlaçlarınızı bırakmayın.
**
Annemim bakınında daha sabırlı ve sevgi dolu olmamı sağlayan bir ilaç alıyordum. Alınganlıklarımı tahammülsüzlüklerimi azaltıyor..daha höşgörülü ama problemleri kafama fazla takmayan biri olmama yardım ediyordu bu ilaç. İyi güzel de.. bana sorarsanız başka bir anlamda beni daha sığ yapıyordu. Bu yanı hoşuma gitmiyor. Konulara istediğim gibi derinlemesine konsantre olamıyor. Yoğunlaşamıyordum. Bu  .anlamda rahatsız olsam da sığ kalmam konusu başka bir anlamda ben dahil herkese yarıyordu.Kestim ilacı.
**
Anneler derki;
Çocuğumun hasta olduğuna yanmıyorum..huyunun değiştiğine yanıyorum.
Eh..işte annem de çogu zaman bir çocuk. Ve hasta oldu gerçekten yaz vakti. Sanki bütün gece karda yatmış gibi. Vildanın Ceyhanın Bloğundaki kış yazısını okusa diyeceğim ki ordan üşüttü. Hani kendisini karlara falan atıyor ya sırtüstü. Ama değil. Sanırım ''kurtları yıldıran kış'' romanındaki buz tutmuş gölün üzerindeki buzda yürürken çıtırdayan buzla birlikte gölde ıslandı. Okkadar yani.
**
Anneciğim !!
-Aç bakiyim ağzını..Açmaz! Çıkar dişlerini de fırçalıyalım. Olmaz. Adeti değilmiş.
O ne??iki tane ufak ilaç diş protezinin içine sıkışmış. Yutulmamış.
-İç bakiyim bu şurubu. İçmek istemez(dil dökmeler) lütfennn içer.
 diğer hap..ikinci şurup..diğer hap..
Hep dil dökmeler...komiklikler..azarlanmalar..azarlamalar..bağırış küsüşler..Yine yaltaklanmalar..baştan dil dökmeler..oh ilaçlar içirilip bitti.. Ruhum yorgun..hatta kan revan..kalbim sıkışık. Annem ise en sakininden klasik türk musikisi mırıldanmakta.
Biraz çıkıp dolaşmalıyım. Havam değişsin. Ama yardımcı bayanımız memleketten dönmedi ki daha. Arkadaşlar yaz diye dörtbir yana dağolmış vaziyette. O istirahatte çekilirse şimdi ben de kapıyı kitler giderim. Olmaz.. çok öksürüyor. Boğulabilir.
-hadi lavaboda ağzımızı çalkalayalım. Gitmez Yapmış onu çünkü.
-hadi ellerimizi yıkayalım. Yıkamış ki zaten.
-hadi öksürelim lavaboda..Olurrr.. hadi.. AAA??
_lavabo nerde? Hangisi? Niye geldik?
Öksürmeye geldik.
-Nasıl oluyor o?
Öhö öhö yapacaksın
-öhö..öhö (benle dalga geçiyor gülüyor)
Öyle değil gerçeköksür :)
_aa.. ben öyle yapamam..hiç yapamam ben onu
NiYYe???
-Prensibim değil..
:(((( çöküş bende. Ben niye uğraşıyoorum..neden yardımcı olmuyorsun bana
_ben istemedim ki gelmeyi
:)))) kalbim sıkışıyor. Zaten rejimdeyim..tansiyon ilaçları fazla geldi çok düşürüyor. Moralim de sürünüyor.
galiba öleceğim böyle giderse.
Annemi yatırıyorum yatağına. Sarkılar söylüyor. Arkadaşlarımı arıyorum telefonlarımı açmıyorlar. Halbuki her gün ararlardı. İyiki açmıyorlar.Çünkü konuşamayacağım ağlamaktan muhtemelen.
*
Dr. dedi ki;
Benim de annem anneanneme baktı. Çok iyi biliyorum. saldırırdı..kötü sözler söylerdi..ve eline geçeni fırlatırdı. Sizi anlıyorum. İlacınızı anneniz ölene kadar bırakmayın o yüzden.
*
Vicdanım buruluyor..
Annem fırlatmaz..saldırmaz..kötü söylemezki. cok tatlıdır..kibardır..sevimlidir asildir.
Kraliçe muamlesi yaparım ben ona. Kraliçeliği hak eder çünkü. Tek taş elmastır o. Eşi yoktur.
Ölene kadar ne demek ya..ne kadar sert bir tabir. Vefat edene kadar deseydi daha kabul edilebilirdi sanki.
Geberene kadar demedi neyse. Yada mortu çekene kadar. Bir de mezarlık lafını hiç sevmem. Kabristan daha hoşuma gidiyor. Ülke gibi sanki. Macaristana gitmiş gibi.  Aklım fırıl fırıl.
*
İlacımı  tekrar almaya başladım. Daha tahammüllü hoşgörülüyüm. Aklım fırıl fırıl değil. Vals yapar gibi dolaşıyor. Mutlu mesut bir şekilde telaşlı beyinlerin arasında salınıyor.
Sığım Mığım ama ne gam. Herkes mutlu ya.
Ben de mutluyum.
Yardım almak şart.

24 Haziran 2011 Cuma

Lorenzonun zeytinyağı :)


Anneme takılıyorum..biraz da kızdırıyorum..Baktım ki sinirleniyor..alttan alıyorum hemen.
_anneciğim sen de benim şakalarıma alışamadın bir türlü :)
Annem den cevap söyle geldi.
_Arada çok boşluk bırakıyorsun da ondan :)


:(


**
Bir aydan fazladır annem çok daha iyi. Çünkü ben çok daha iyiyim..
Arada aldığım yardımcı bayan bana nefes aldırdı.
Artık anneme daha sevgiyle sarılıyorum..daha sabırlıyım. Davranışlarım daha gerçek.
Benim anneme verdiğim emek bana daha olumlu olarak dönüyor.
Yardımcımın da pozitif enerjisini dikkate almak lazım


**
Yaz geldi. Zeytinyağlı yemekler arttı.
Sabah kahvaltısında doğranmış kekikli domates ve zeytinyağına taze ekmek banmak
ne güzel olur.
Gerçek yani kahvaltılık zeytinyağının aroması kokusu ne hoştur. Anneme çok iyi geliyor bu.
İnanırmısınız. Ne zaman zeytinyağına ağırlık versek annem bariz şekilde iyi oluyor.
Aklıma hep Lorenzonun yağı filmi geliyor. Belkide o yağ.. bu yağdır.


**
Annem daha sakin .. bilinçli..şuurlu..esprili..temkinli .. farkında.
Eskisi gibi nerdeyse. Çok huzurlu ve uyumlu.
Kelimeler aklına gelmiyor..ne gam.
Başlatıyorum o anda bir şarkı..Dikkatini başka yere çekiyorum
..Biz heybelide her gece..
..Tuti-i mucize guyem..
..ada sahillerinde bekliyorum
..Ramona
..Bir tatlı huzur


**
Bugün annem hop diye iki ayağı ile zıpladı. Şok oldum.
Beni şok etmek için yaptı özellikle zaten. Hayretime kahkahalarla güldü.
İşte böyle iken böyle..Artık annemle şarkılarla manilerle atışıyoruz. Ve
vücut diliyle konuşuyoruz..Sonra kahkahalarla gülüyoruz.
Yaş 95.

10 Mayıs 2011 Salı

Geçmiş zaman anısına

Babam 85 yaşında iken.
- Ne kadar ömrüm kaldı acaba
-aa. babacığım dur bakalım. dedem 95 yaşına kadar yaşamıştı.
-neee?? 10 senecik ömrümmü kaldı şimdi benim.
-yok yani..hık mık 100..110..150..
**
Babam 90 yaşında.
-intermette nasıl mayıl atılıyor.
 Nasıl çat yapılıyor. Nasıl aşık oluyorlar.
Kızım beni dinlemiyorsun. Ağabayine danışacağım bu konuyu.
İntemette çok vakit geçiriyor diyeceğim.
**
Babam 95 yaşında
-Otobüste ayakta duruyordum. Bir kadın kalktı yerinden bana yer verdi.
Yaşlı başlıydı. Şaşırdım. Ben çokmu yaşlı duruyorum. Aa...!!
Kızım açıktım ama çok rica ediyorum tereyağı kızart..
kaynar kaynar yemeğimin üzerine gezdir. Hadi bakayım itiraz edip üzme babacığını.
**
Babam 96 yaşında.
- Hiç ölecekmişim gibi gelmiyor. Ben ölmiycem ki..
**
Babam 98 yaşında
-Nasıl sörf yapılıyor. Hadi aç şu intermeti de benim arkadaşlarımı arayalım.
Yeni fotograflar varsa göster. Bir de Binbir geceyi oynat bana.
Abine söylüyorum kardeşin çok intemete giriyor diye ama senden yana çıkıyor.
**
Babam 99 yaşında.
-Annemin öldüğü tarihi de atlattım şükür. 100 e az kaldı. Dalya diyeceğim
Yeni yılda dalyaya 4 ay kalıyor. Kutlama yapacağız torunlar çocuklar annen ağabeyin.
**
Babam 100 yaşında. DALYA!
-Çok değişik ve karışık duygular içindeyim. 100 ü başardım.
-Babacığım hep hedefler koydunuz. Torunum doğsun..torunumu gelinlikle göreyim
Torunumun doğacak kızını göreyim..yeni evini ziyaret edeyim.
Şimdi hedefiniz ne?
-Yook. Artık hedef yok.
-Neden?
-Allaha şımarıklık etmiş olurum. Kendimde buna hak görmüyorum. bu kadar yeter.
-Ama daha muratın düğünü var mete eser var.
-Yok kızım. Allah bana bu kadar müsamaa gösterdi. Arsızlık olur.
-yok canım babacığım yaa...:( bu güzellikler bırakılıp gidilirmii..aaa..'''
İtirazım karşısında babamda fafif bir memnuniyet, bıyık altı gülüş.
**
100 yaşını bir ay geçe
Yine torun torba annem ağabeyim ve çok sevdiği kişiler toplandık.
Yine aynı evdeyiz.
Bu sefer onu sevgiler dualarla uğurlamak üzere..
çok sevdiği anne babası ve akrabalarının yanına.

-Babacığım Mekanınız Cennet olsun.

3 Mayıs 2011 Salı

enteresan bir gece

Bu gece kaos gecesiydi.
Kızım benim ağzımdan anlatsın da dinleyin.
Gündüz uyumamıştım.
Yardımcım iyi bakıyor bana. Ne istesem veriyor, pişiriyor, yediriyor.
Zaten tatlıyı çok seviyorum. Kırmıyor beni. Kızım gibi değil.. Evde bal var muz var pekmez var.
Kızım gelince O gitsin istemiyorum.
Gece uyuyamadım bir türlü. Kızımı da uyutmadım. Enteresan bir şey oldu bana.
Kızım yorganımı örttü.. ben beş dk. sonra ayağa kalkmışım. Yine kızım ikna edip yatırdı ama
Ben yine beş dk. sonra ayakta idim.
_anneciğim hadi yat uyu artık.
_Duyamıyorum ne dedim.
_uyu diyorum
_e uyurum ne var bunda.
_Benim bile kalbim ağrıdı..sen daha da yoruldun Artık dolaşma.
_Canım sen istiyorsan uyu. Bana bağlı değilsin. Canım isteyince uyurum.
_Öyle değil işte.  sen uyuki.. ben de yatayım.
_Ne diyorsun. Duyamıyorum. Ağzında geveliyorsun anlamıyorum.
....UYUUUUU!!!! offf...kalbim''!! Vicdanım!! Bitiklik duygusu :(
Küsük küsük yatış :(

5 dk. sonra ayaktayız.. bazen de bir dk. sonra ayaktayız.
_Ne oldu. böyle üşürsün bak çıkma yorgandan..sabah olmadı.
_Tuhaf bir hal var üzerimde..ben yatıyorum ama aslında odada dolaşıyorum.
Kendimi orda burda şurda görüyorum.
_HHımmm..tansiyona bakalım dur. (hafif tırsık)
17 - 10 çıktı Aman Allahım bu ne.
Bir de bena bakayım hemen. 16 - 9.5 Fecaat.
Hemen ılık bir süt ve ilaçlar alınır.
_Sabaha karşı uyudum. ama kızım yine uyumamış.
_Bana anlatmıyor. Güzel güzel anlatsa anlayacağım.
Duyamıyorum kelimeleri ağzını  içinde geveliyor.
Şimdi yine gece olmuş. Yatırdı beni ama uykum yok.
Yattığım yerden şarkılar söylüyorum. Mutluyum.
Kızımı da uykusuz bırakıyorum ama o yatsın.. mecbur değil.
Ben herşeyimi kendim halledebilirim.
E zaten hep ben yapmazmıyım.

22 Nisan 2011 Cuma

Artık yardımcımız var

Bugünlerde bir bayan ilk defa anneme yardımcı olarak geldi.
Yakından tanıdığım..ailesiini sevdiğim bir bayan. Bunu yapmam gerekiyordu. Geç bile kalmıştım.
Annem onu kabul edecekmiydi bilmiyorum ama bende can kalmamıştı artık mecburdum.
Aradan birkaç gün geçince ne kadar isabetli davrandığımı anladım.
Yeni bayana hemen alıştı ve sevdi.
Daha sosyal oldu. Daha kendine güvenli ve bilinçli oldu. 
Tamam seni beni unutuyor..kelimeler aklına gelmiyor ama ne biliyim.
Daha canlı kanlı..eski annem gibi..daha farkında. İyi yani..çok daha iyi.
Bu arada uyuyamadığı zamanlarda yattığı yerden şarkılar söylüyor.
İnanın safiye aylanın bile bu kadar nefesi yoktu yaşlılığında.
Bir gün yoğurduna bal kalmadığı için pekmez katmıştım. Ama marketten dut pekmezi yerine
keçiboynuzu pekmezi almamışmıyım. Farkında değilim ama.
İki gece uyumadı ve hep şarkılar söyledi. Ben pert oldum uykusuzluktan. Annem ise pür_i neş'e idi.
Düşün düşündüm düşündüm..hiç normal değildi. ve buldum o pekmez hatasını.
Şimdi ona yedirmiyorum kendim yiyorum. Böylece annemle ancak başa baş geliyoruz.
O yardımcı bayana o kadar alıştı ki..Bir gün bana şöyle dedi.
-Sen kilomu aldın? gözüme değişik geliyorsun biraz.
Eskisi gibi bana yüz vermiyor bazan. Galiba o zamanlar beni bakıcısı sanıyor.
Deyip de kelimeleri bulamadığı zaman anlamış gibi yapıyorum. Sinirleniyor.
Sinirlenince beyni daha hızlı çalışıyor.
-Beni anlamadan anladım deme..geçiştirme. Belki önemlibirşeydir.. geç kalınmasın.
Başımı sallıyorum..tamam diye. yine sinirleniyor.
O zaman da ben yavru kedi miyavlıyorum sırnaşarak. Hava yumşuyor.
Ama sevgiyle söylenmiş bir ''!münasebetsiz!'' lafını da yapıştırıyor.
Sanırım Yardımcısı ile daha sağlıklı bir diyaloğu var.
Öyle dom ve doğru sözlü bir bayan ki..oyle güleryüzlü, toton, gümbür gümbür bir bayan ki..
Sanki evin içinde kocca bir pozitif enerji topu yuvarlanmata.
Daim olur umarım.
sevgiler

31 Ocak 2011 Pazartesi

Belkide bilecekti.

_Dilek sen nerdesin??? :))
  aradan 5 dakika geçmeden..
_Dilek sen nerdesin??? :))
  aradan 5 dakika geçmeden..
_Dido sen nerdesin?? :))
_Dilo..???

***
Bugün yeni bir dr. geldi annemi muayeneye..Bana da siz karışmayın ültimatomu çekti.
Dr.- Teyze adın soyadın?
 * adını söyledi ama soyadını hatırlayamadı.  Hatırlatmaya çalışıyorum ilk hecesiyle.Şakaya vuruyor.
Dr.- Teyze yaşın kaç?
* düşünüyor..hesap yapar gibi..bana bakıp gülüyor..bilemiyor bana soruyor kendi yaşını.
Dr.- Teyze bu bayan mı(ben yani) daha genç .. sen mi daha gençsin.
* bana bakıyor gülerek..ben tabii diyor. (Şaka mı yaptı acaba diyorum).
Dr. - Teyze bu bayan senin neyin (beni kastederek)
* Kızım diyemiyor..ıkınıyor sıkınıyor..beraberiz işte diyor. (canım sıkıldı biraz)
Dr.- Teyze bu bayanın adı ne (beni yani kızını kastederek)
* Bilemedi..bana döndü. neydi diyor. Doktor söyleme diye araya giriyor. Üsteliyor bulsun diye. Bilemiyor.
   oysa dakikada bir ''Dilek sen nerdesin'' derdi. (biraz kırıklık yaşıyoorum ama çabuk geçiyor neyse)

**
Akşam oğluma söyledim. Normal dedi.
Hergün takvimemi bakıyor ki günü bilsin.
Kimbilir soyadını kaç yıldır telaffuz etmedi.
Bayanın adı ne demiş.. kızının adı ne deseydi bilirdi seni.
95 yaşında olsam ben de şaşırır bilemezdim dedi..
**
Şarkılar tekerlemeler söyletiyoruz ona. Gülüp kahkahalar atıyoruz.
Tabii yaşını genç zanneder. Eline ayna verip sormadık ki..
Belkide bilirdi yaşını .
**
:)))

16 Aralık 2010 Perşembe

Annem Uyanınca

Annemin beyin hücreleri tazelenmeyemi başladı acaba. Bugünlerde çok iyileşti. Hatırlıyor..sohbetlere katılıyor..nasihatler ediyor..espri yapıyor.
Verdiği kiloları geri almaya başladı. İştahı yerinde. Ona bol bol meyve suları içiriyorum. Özellikle de üzüm suyu. Çok yerinde besleniyor. Kahvaltıda ekmeğine gezdirdiğim hakiki (sızma olan) zeytinyağı özellikle yarıyor gibi geliyor bana.
Bir insan nasıl bu kadar kişilikli, zarif`, sabırlı, otokonrtolu her daim yüksek, fedakar ve sevgi dolu olabilir..anlayabilmiş değilim.
Çok özel bir insana bakıyorum. Çok şanslıyım.
Çok anneler tanıdım ama annem gibi bir insana rastlamadım.
Rastlayacağımı da sanmıyorum.
Acaba annem aslında normal , ben mi bozukum diye de şaka yollu düşünmüyor değilim.
Aslında zaten bir insanda olması gereken üstün özelliklere bu devirde şaşırır olduk galiba sorun bundan kaynaklanıyor.
Şu anda uyuyor. Uyansada birşeyler yesek..Ona şarkılar söyletsem..şiirler okutsam.
Harika taklitlerinden yaptırsam. Mimik oyunu oynasak. Kanına kan, canına can gelse.
Hep uyu uyu olurmu. Hareket de lazım.
Az önce çok sevdiği etli kırmızı biber dolması pişirdim ona. Bayılacak.
Zarını soyarken hayran kalacak, bardağından üzüm suyunu içerken hayat bulacak,
Mutlaka eskilerden söz açacağım ona.
Ama akşam olunca birden bir yorgunluk çökecek bana.
Pilimin bittiğinin işareti bu yorgunluk. Birden biitiyor.
İnsanım sonuçta. Yorulacağım tabiiki, sabrım neşem tükenecek. Yüzüm sarkacak.
Ama annemin hiç uyuyası olmaz gece saatlerinde. Bende enerji yerlerde sürünürken annem şarkı söylemek ister..herkes uyumakta oysa. Sabahı sabah ederiz birlikte. Annem tatlı derin bir uykuya dalar.
Ben günlük işlerime başlarım. O Uyanmadan çarşı pazar ödemeler halledilmelidir.
Temizlikler yemekler arada kalan zamanlarda parti parti yapılır. Blog arkadaşlarıma yorumlar yazılır.
Pardon ara vermeliyim . Annem uyanmış galiba bir tıkırtı duydum da.
Sevgilerimle.

28 Ekim 2010 Perşembe

HER DERDE DEVA KAHVALTISI


İşte buda annemin her derde deva kahvaltısı. İştahı olmadığı zaman bunu yapıyorum gnam gnam iştahla yiyor canım benim. İçinde neler mi var? Neler yokki..domates,zeytinyağı, sütle ıslatılmış ekmek lokmaları, kekik, şeftali reçeli, avokado lokmaları, yoğurt. herşey yumşak yiyimi kolay. Aman zeytinyağını ihmal etmeyin. Aa..yanına bir bardak sütü unutmuşum.
Biliyorun bu abartı oldu. Herzaman değil bazan da sütle bisküvit yiyor. Bu günlerde aralarda mineralli meyveli bebek maması yapıp içine az muz da ilave ediyorum. Seviyor.
Paylaşmak istedim. Sevgiler.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

alzheimer bahane

Annem babamın vefatından sonra 5 kilo verdi. Çok iştahsız, halsiz, herşeye karşı isteksiz ve hep uyumak istiyor. Arada babamı soruyor.
_baban nerde, uyandımı, kahvaltısını ettimi.
''Çoktaann!!'' diyorum ona. Bir daha sormuyor. Arada hatırlar gibi oluyor. Bize belli etmiyor galiba anladığını.. üstelemiyor.
Aradan günler geçiyor. Sıcaklar cok fazla bizler bile hafif şeyler yiyoruz.
-baban nerde?
''Bursada abimlerde''
Yine üstelemiyor.
Kapı çalıyor..yıllarca emeğinin geçtiği torunu giriyor içeriye. Sarılışıp oturuyoruz.
_Bu delikanlı şeymi??işte söyleyiver..getiremedim.
Kıvranıyor çıkaramıyor, belli de etmek istemiyor.
Kulağına fısıldıyorum..duyamıyor.
Çok çabuk mahcup oluyor..cok gururlu..cok sahsiyet sahibi.
Alzheimer bunlarda en ufak bir hasar yaratmadı.
Çok anlayışlı, zarif, yardımsever ve sevgi dolu.
Sadece unutkan ve mantık error veriyor.
Bugunlerde iştah açıcı şurup işe yaradı. Bir kilo aldı.
Evin içinde gezmeye başladı. Herşeyi baştan keşfediyor gibi.
Keyifli ve mutlu görünüyor.
Acaba bir gün beni oyun arkadaşı sanırmı diye düşünüyorum.
Bu beni üzmüyor nedense. Rahat olmakta fayda var.
Alzheimer bahane.. şirin annem şahane.

12 Ağustos 2010 Perşembe

Annemin anlatısı

Burası kızımın evi. yazlık galiba. sevdim burayı. Ben bu eve vaktiyle gelmiş kalmıştım gibi.
Halsizim çok. Hep uyumak istiyorum. Gözlerimde bir şey var benim.
Göremiyorum. Odaları karıştırıyorum. Nereyi boş bulursam oraya kıvrılıveriyorum.
Kızım beni arayıp bulunca çok gülüyor. Odama götürüyor. Kızım beni bırakmaz. Sahip çıkar.
Kahvaltı ederken tabağımdaki ekmek peynirlere de söylüyorum bunu. Diyorum ki ''ablanız beni bırakmaz sahiplenir.''
Aklıma eşim geliyor soruyorum kızıma ''baban uyandımı?''
Ooo..kahvaltısını bile etti diyor.
kahvaltımı ederken soruyorum ''kızım baban nerde''
Yattı uzandı biraz diyor.
Otururken soruyorum ''kızım baban ne yapıyor''
''Bursada abimlerde ya''
aa..orada ne işi var?
''Yardım ediyor ona''
''Anlamadım ya neyse''
Oyalıyor beni gibi geliyor. Galiba benim adama bir şey oldu.
İçim hiçbir şey istemiyor. Çok yaşlandım aynaya bakınca kendimi tanıyamıyorum artık.
Ben eskiden böylemiydim.
Kızım diyor ki ..
''Aynaya bakarken bana bakar gibi bak. O zaman kendini güzel görürsün.''
Birlikte aynanın karşısında önce çirkinlik yapıyoruz..sonra güzellik yapıyoruz..
sonra da kahkahalarla gülüyoruz.
Neşemiz geliyor. Şarkılar söylüyoruz.
Birlikte kahvaltı ediyoruz.
Ahh..ah..ben gençken...
söylesem öğünüyorum sanırlar diye söylemiyorum.

29 Haziran 2010 Salı

baba kaybı

Babamın hep hedefleri oldu. Emekli olmak, evlatlarının mutluluğunu görmek, torunlarını görmek, torunun evliliğini ve çocuğunu görmek.
En son 100 yaşında olmayı hedeflemişti. Başardıda.
Dogum gününden itibaren kendisini bıraktı ve bir ay sonra yaşamını tamamladı.
Böyle bir anlatım yaşananların binde biri bile olamaz.
Ben babamı önce baba olarak tanıdım. Sonra arkadaş olarak yaşadım. Dost oldum alınganlıkları pişmanlıkları sevgi ve öğünçlerini oğrendim. En son günlerde evladım gibi olmuştu. Bütün ihtimam saygı sevgi ve şefkatimi verdim. Korudum kolladım sakındım. Toprakta nasıl yattığına baktım en son. Temiz rahat huzurlu olduğunu hissettim.
Evimizedeyiz günlerdir. Sanki babam da bizlerle birlikte. Şakaları, disiplini, prensipleri, dikteleri, hala içimizde yaşıyor.
Böyle ölmek olurmu.?
Galiba babam hala bize şaka yapıyor.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Kızının anlatımıyla

Burası dert köşesine dönüşsün istemiyordum.
Ama işte insan halleri..oluyor böyle şeyler.
Anneler gününde bir iyi bir kötü olay yaşadım.
Babam epeyce rahatsız bir gün geçirdi. Günün sonunda bitkindi.
Annem babama faydalı olmak için cok gayret etti.
Bu çaba içinde hareket ederken unutkanlığını rafa kaldırdı.
Çok mantıklı sağduyulu akıllı davranışlar gösterdi. Ama o da bitkin düştü.
İkisi de gece uyurken çok sayıkladılar.
Bugün daha iyiler. Hepimiz gün boyu istirahat ettik.
Annemin alzheimer özellikleri büyük ölçüde kayboldu sanki.
Babam da daha iyi
Umarım yarın bugünden de güzel olur.
Umut her zaman vardır.

26 Mart 2010 Cuma

Yemekten önce

Ellerimi yıkayacakmışım.
Ellerim zaten sudan hiç çıkmıyor ki.
Bunamadım ben daha.
Gelemem ben böyle şeye.
Sabır sabır nereye kadar.
Atiyim kendimi şurdan.. kurtulun benden
_Anneciğim kötü birşey demedim ki. Keşke benim de bir kızım
olsa beni beni yıkasaa..saçımı tarasaa.. güzele yönlendirsee..:))
Biliyorum ellerin temiz ama bir de benim kokulu pembe sabunumla
yıkamazmısın??? :) Güzel kızının hatırı hatırı için??
Bu sabun çok özel..çok güzel kokuyor.
- E hadi ver..hangi sabun o?.. yıkamıştım halbuki.
Sana da bağırdım. Üzüyorum seni. Ama bu hastalık böyle yapıyor.
- yok yok biz anne kızız.. hem bağırışırız..hem sarılırız :) diymi?
gıdı gıdı gıdı...:) kıkır kikir :))
Hadi şimdi yemeğe.. çok güzel şeyler yaptım sana :)).
Ama çok kaçırmak yok:)).

25 Mart 2010 Perşembe

Bugün kızım beni biraz üzdü.
Onca hazırlık yapılacak, anlamıyor,agırdan alıyor.
-Hadi oyalanma çabuk ol dedim.. yüzüme bakıyor anlamamış gibi.
Neyse o anlayana kadar ben ellerimi yıkayıp işe girişeyim.
-tamam kızım ben hazirim. Başlıyalım. Nerde o?
_ne nerde anneciğim ne yapacağız
-İşte biliyorsun..anlasana.. orda..kızım neden bilmiyorsun..söylesene işte.. neydi.
_Anneciğim galiba sen rüya gördün.
-Bak şimdi..sanki ben bilmiyorum..rüyaymış mış..hadi çekil
_Evimizdeyiz. Gece uyuyoruz. Daha sabah olmadı. :) (gülümseyerek ve gayet yumşak söyledi)
-Aaaa...aaaa....aaa..??!!! haaa....hııııııı....hayret!!!
-Hadi biraz su iç..rahat ol..ben burdayım..güzelllce uyu. Uyanınca sabah çook güzel bir kahvaltı hazırlayacagım size.
-sen de bizle yiyeceksin ama :(
-Yemezmiyimm :)) iyi gecelerrr :)))
Üzüyoruz bu kızı..yoruyoruz da. İyiki varmış.

22 Mart 2010 Pazartesi

annemin dilinden


Bu sabah kızım beni uyandırmaya geldi.
- miyv :)..?? dedi.
-Bırakın iyi değilim siz babanla kahvaltınızı edin dedim.
-meyv..?? dedi
-kızım yanıma sokulma sana da gecer dedim
-möövv!!.. möövv!!.. möövv.. :( diye miyavlamaya başlayınca mecburen yorganı araladım.
Yanıma atladığı gibi şımarmaya başladı benim de uykumu kaçırdı..güldürdü.
Benim yüzümden kahvaltı edemiyorlarmış. Aç kalmışlar.
-Neden? siz yiyin dedim.
Kahvaltılıklar; anneannemiz gelmeden sofraya çıkmayız diye buzdolabına saklanmışlar.
Cezvedeki süt; beni en güzel anneannem içer o gelmeden bardağa girmem demiş.
Haplar ise isyan çıkarmışlar zıp zıp zıplıyorlarmış..beni istiyorlarmış.
Cam kenarına konan kuşlar bile beni görmeden yemlerini yemiyorlarmış.
O sırada eşimde yanık yanık bana seslenmezmi?
Bensiz de yapamaz hiç. (kıkır..kıkır :) Kalkiyim giyiniyim bari ne yapiyim?
_kızım bana yardım edermisin? ne giyim ben, sen buluver ama iyi birşeyler olsun.
Baban da beni hala gencim sanıyor.
_tamam kraliçe mürim..sen emret..dükkan senin..
hatta küşe_i destar senin..bezmimizde yer mi bulunmaz.
İyi huylu güzel annem..gül bahçemin dikensiz gülü :)
kıkır kıkır.. kikir kikir :)
İyi oldu. Ayağa kalkınca açıldım. Acıkmışım da.
Biz de şu hastalıklarım olmasa..şükür buna da.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Kızının dilinden

İnsan ne hayal ederse o olurmuş :)
Son günlerde yaşlı insanların hayatına kolaylıklar getirecek çareler nelerdir diye internette araştırma yaparken yürüme zorluğu olan hastalara destek buldum.
Ve şöyle bir senaryo ürettim. Hayal bu ya..
Hastalanmışım mesela..annem ve babama kim bakacak.
Belim tutulmuş mesela. Kendime hayrım yokki onlara olsun
Bize kim bakacak.
Pat ! .. ertesi sabah belimden elektrikli sinyaller yükselmeye başladı.
Çağırmış oldum bu durumda hastalığı resmen iyimi.
Hemen gittim bir medikale..babama internette gördüğüm yürütme desteğini aldım.
Babam pek sıcak bakmadı bu cıhaza
- Ben sakat değilim dedi.
bir de annem demesinmi acıyan nazarlarla bakıp bakıp
_insanlar ne hallere düşüşüyor..Biz böylemi olacaktık.
Umudumu yitirmedim yinede.
Dedim ki kendi kendime.
Gerçekten hasta olduğum bir gün babam bu cihazın değerini anlayacaktır.
O zaman ben haklı çıkacağım (ve belkide sevineceğim haklı cıktım diye-nedeni bilinmez-)
Pat.! ertesi sabah ters bir hareketle boynum tutulmasın mı.
Hem de ne tutulmak..yutkunurken bile açıyor.
Hayda..babama desteği kabul ettireceğim diye direndikçe sağlığımdan oluyorum.
Tabi babam durumuma cok üzüldü. Ben de kendi durumumdan korktum doğrusu.
Bu sefer babam yürürken agırlığını bana vermemeye çalıştıkça kendisi yoruluyor.
-götür onu geri ver..gözüm görmesin diyor.
-Bu halde sokağa çıkamam ama söz geri vereceğim
parasını da geri alacağım hiç merak etme dedim .
Sanki evden bir musibet gitmiş gibi içi rahatladı.
Ben de baktım cihazdan hiçbirimize fayda yok.. niyetimden vazgeçtim..
İlaçlarımı sürdüm, beynimi rahatlattım ve hastalıklar da beni bıraktı.
Akşama kadar hiçbir şeyim kalmadı inanın.
Bazı şeylere direnip ,diretip uzatmamakta fayda var.
Olmuyorsa olmuyordur.
Şimdi ben dahil herkes rahat mutlu huzurlu. :)

Destek

Dün kızım eve bir şey getirdi. Sandalye gibi ama degil.
Babası ona tutuna tutuna yürüyecekmiş.
Kızımın iki gündür beli ağrıyor.
Oysa babası odadan odaya geçerken koluna giriyordu.
Bu durumda kızımın koluna girmek yerine o destekle yürüyecek.
Babası aleti görür görmez
- ben sakat değilim dedi.
Bir saat sonra uzaktan inceledi.
Sonra yakından elledi tartı.
En nihayetinde denemeye karar verdi.
cihaza dayana dayana ve ite kaka yürüyor.
Eşimi o halde görünce çookk ama çok üzüldüm.
- İnsanlar ne hale düşüyor demişim. ama cok içime dokundu.
Eşimde beni duyuvermiş. Şİmdi kullanmak istemiyor yine.
Kızımın bu sabah birde boynu tutuldu. Eşim ise
-al bu desteği geri ver gözüm görmesin diye tutturdu.
Şimdi kızına da minnet etmiyor koluna girmiyor
Ne olacak bilmem.

1 Şubat 2010 Pazartesi

mutluyuz


Bugün evime gittim.
Hava nasıl güzel.
Kendime ait bir gün geçirmeliyim
Bayılırım lodosa, dalgalı denize,
bulutları anlamlandırmaya..
Atladım arabama doğruu
Değirmendere yönüne.
Radyoda klasik müzik..
nasıl huzurluyum
Şekilden şekile giren bulutlar
ve aralarından bir kaybolup
bir görünen güneş
her an değişen manzaralar yaratıyorlar.

Önce çay bahçelerine uğradım.
Her zamanki yerime oturdum.
İki küçük çay istedim.
Emektar çaycımıza sordum
-Bana tek bir sigara bulabilirmisin?
Yanımdan akan dere gürül gürül
karşımda denize kavuşuyor .
Martılar çığlık çığlığa .
Sanıyorum martılar karabataklar ve
güvercinlerin bu kadar cok ve
evcil olduğu başka bir yer yoktur.
Sigara içmem genelde ama masamda
yanyana duran iki çayla ve
o atmosferle cok iyi gitti doğrusu.
Bu keyfi fazla uzatmadan hadi
bakalım dedim kendi evime.
Babamın evinde daha fazla kalır
oldum bu sene.
Onlarla daha yakın ilgilenmeliyim
diye ama evimi de özlüyorum.
Özlemişim evimi.
-ben geldimm.. siz de özledinizmi beni.
ay..ay..ay.. eşyalarım.. kitaplarım..
oğlumun gitarı.. nasılsınız.
Düzensiz mutfagım, arka odalarım,
içinde neler olduğunu unuttuğum
çekmecelerim..pastel dinlendirici
renklerim, neşeli tablolarım.
Ne çok şeyler paylaştık sizlerle.
Dur bir de evlatcığımın yatagına
uzanıp yastığına sarılayım.
Çok özlemişim oğlumcuğumu.
Benden duymaya alışık oldukları
şarkıları söyledim evime.
Bir aşağı koştum.. bir yukarı..
hep beraber neşelendik..güçlendik.
Gitme vakti geldi.
Sağlam dur sevgili evim..
hoşçakal hatıralar.
Yine buluşalım konuşalım emi.
**
Buraya kadar gelip Vildanın bürosuna
uğramamak olmaz. Canım arkadaşım.
Nerimana da uğramamak olmaz..
eski dost. Yüzünü görmüş oldum.
Artık Baba evine dönme zamanı gelmişti.

Dönüşümde radyoda nasıl güzel
İtalyanca şarkılar çalıyor.
Enerjime neşeme kavuşmuş olarak geri döndüm.
Ben alzheimer olmaya başlamamışım meğer
Sadece ortamımı özlemişim biraz.
Ben mutluyum :) Ya siz? :)

30 Ocak 2010 Cumartesi

Babamın dilinden

Bu kız bizim hayat kaynağımız.
Geçen gün dedi ki
- Size bir bilmece soracağım
- Sor bakalım
- Ana dilimizden sonra en cok ihtiyaç duyduğumuz ortak bir ikinci dil nedir ?
***
***
Kendimden eminn.. gururlu.. vakurr dedim ki;
- hayıRRR!! bu ikinci dil herkese göre değişir.
***
***
İstanbul Erkek Lisesinde 6 sene Fransızca..
Ziraat fakültesinde 4 sene Almanca
İŞ hayatımda da İngilizce öğrendim ben.
Çocukken kaptığım Rumcayı saymıyorum.
Bu yaşa geldim (98)
-Bunun tek cevabı olamaz kızım!
-Ama var Babacığımm????
-Hayırrr OOLmaZZ kızım!!!
-Varr.
-Hadi ordan!!
-SÖYLİYİMMİ!
-OLMAZ AMA SÖYLE!!
-ANA DİLİMİZDEN SONRA EN COK İHTİYACIMIZ OLAN İKİNCİ DİLLL..
TATLI DİL..:))) İİHİİİihiihihihih..:)

Ama ne oldum ben ya..:(((.. :)))
- hala gülüyor ihi ihi diye :)) çok sevdim ben bu tatlı dili
Siz de arkadaşlarınıza öğretin.

26 Ocak 2010 Salı

Kızının dilinden

Galiba ben de bu hastalıktan oldum. Biliyorum hapşurmakla geçmiyor.
Ama inan ki göre göre hal ve hareketler biraz kapılıyor. Eğer aile dışında
kendi yaşıtlarınızla sosyal hayatınız varsa ne ala.
Yoksa farkında bile olmadan psikolojik olarak kendinizi o hastalığa çekilivermiş bulabilirsiniz.
Kendinizi yaşça ve ruhen aynen anne babanızın yaşına ulaşmış bulabilirsiniz.
Zaten Büyükleriniz de bu halinizle sizinle daha kolay diyalog kurabildikleri için farkında olmadan bunu doğal olarak tercih edeceklerdir. Artık dizlerinin dibinde aynı evi paylaştıkları bir arkadaşları vardır hatta bu arkadaş onların anne babaları gibi şevkatli, güçlü, beceriklidir. Evin temel direği olmuştur. Herşeyleridir. Öyle sanmaları onları daha güvenli, moralli, mutlu, hayata bağlı tutar. Bu temel direğin evden biraz uzaklaşması sağlıklarını bir anda bozar. Dengeler bozulmuştur. Düzelmesi zor olur.
Düzelmesi için bütün aile seferber olur..düzenler bozulur..zamanlar alınır. Bu arada onlara bakmakla sorumlu temel direk kendisini suçlar. Kendisine ait bir zaman yaratmak istediği için olmuştur bu olanlar..mantık ve menfaatmidir .. duygu ve vicdanmıdır devreye girmesi gereken.. çözümsüzlüğe bir orta yol yokmudur çözüm olan.

7 Ocak 2010 Perşembe

Kızlarının dilinden

Neden bütün pastalar kremalı ve süslüdür.
Kremasız olunca adına KEK derler.Bir sınıf alta düşerler.
Daha altı BİSKÜVİT ve daha da ALTI un şeker yağdır.
Bütün pastalarda böyledir.

Kendimde şunu fark ettim ki..itiraf özürlüyüm.
İtiraf edemiyorum. Kendime saklıyorum.
Saklayamaz hale geldiğimde de üzüntümü..paylaşmak istediğimde..
Olayı önce kremalayıp..üstü süslü pastalar gibi ortaya çıkartıp,
neşeli bir hikaye anlatmaya başlıyormuş gibi,
önce krema ve süslerini anlatıyorum.
Sıra kek kısmına geldiginde ikinci bir ben yaratıp,
onun hikayesine döndürüyorum sanki.
o zaman gırgıra bile alabiliyorum kendimi.
acımasızca eleştirsem bile kendimi..acımıyor canım.
Öyle yapınca anlatması da daha kolay oluyor.
Gururum kırılmıyor.
Ama hiç bir zaman un şeker ve yağının ölçüsünü vermiyorum.
ONU BİR BEN BİLİYORUM
ve.
Saklayamaz hale geldiğimde sevinç ve öğünçlerimi..
yine direkt itiraf edemiyorum nedense.
Bu sefer de önce; un şeker ve yağını anlatıyorum alelade birşeymiş gibi.
Yavaş yavaş bekliyorum kek olmasını karşımdakinin gözünde.
O kek beğenilirse..ancak o zaman ekliyorum kremasını ve süslerini

Süslerinin en güzellerini ise kendi kendimleyken koyuyorum üstlerine.
KİMSELER GÖRMÜYOR.

_Diye bunları anlattım bir arkadaşıma :)
ve ekledim
-BENDE BİR ARIZA VARMI????
-vaarrrr-
SİZCE ????
- varrrr

24 Kasım 2009 Salı

Bugünlerde Asabiyim(Babamın anlatısı)

Bugünlerde asabiyim biraz :(
Yaşlı ve huysuzum.
Pencereye bir kedi dadandı. Ben onu orada barındırmazdım ya..
ama baktım o da benim gibi yaşlı.
Feleğin cok çemberinden geçmiş ..tecrübeli ve akıllı.
Hadi dedim kalsın. Bu dünyada ikimize de bol bol yer var.
Kızım her sabah besliyor..o da doyar doymaz gidiyor.
Kızıma yardımcı olmak istedim.
Dün sabah camı açtım. bir kaşık yogurt vereceğim.
eline koluma sürünüyor.. miyavlıyor.. bedeninin yarısı camdan içerde..
Hiç hoşlanmadım. Elimdeki kaşığı tak diye kafasına vurdum.
Fazlaca vurmuşum. Kaçtı gitti. Yogurtlar sağa sola saçıldı. kaşık kedilendi.
Hey Allahım dedim. Hani kediyi doyuracaktım
*
Sabah kızım markete gitti erkenden .
Ben de hanımımı tatlı dillerle uyandırayım istedim.
güzel uyanırsa gününü güzel tamamlıyor çünkü.
Gözlerini aralayınca gülümsedi.
- Kız nerde? dedi
- markete gitti. dedim
- artık hiç gelmeyecekmi bugün?
- kızımız ölmedi markete gitti.
- nasıl şey söylüyorsun öyle töğbe de.
- artık hiç gelmeyecek mi ne demek.
- oyle demedim.
- dedin
- töğbe de.
-demiycem sen de.
- ben uyuyacağım daha
O sırada kız geldi marketten bizi sevindirmek için simit almış.
evde daha sabahtan sinir bozukluğu.
Hani ben hanımımı güzelliklerle uyandıracaktım ya..
Hey Allahım..Daha günaydın bile diyemeden nasıl oldu bu?

Neyseki eşim dargınlığı sevmez..ben de uzatmayı sevmem..
Barıştık koklaştık ..kolkola girip güne başladık.
Kızı da üzdük ama bu arada.

Asabiyim bugünlerde..Çok asabi. Yaşlandım da ondan.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Annemin Anlatısı

Bu gece bana bir şey oldu. Herkes yattıktan sonra ben yatagıma oturmuştum.
Odam bana garip geldi. Garipliğin ne olduğunu bir türlü anlayamıyordum.
Ama odam sanki odam gibi değildi. Kızıma seslendim. Duymadı. Odamdan çıktım.
Koridor da garipti. Kızım yanıma geldi. Hayretle bakıyordum her yere.
- Biz nerdeyiz..burası neresi.
Kızım gülerek beni yatağıma götürdü. Sen şimdi uyu sabah ben sana anlatacağım dedi.
- aa...hayret.. burası bizim evimizmi.. ama bir garip
Kızım beni yatırdı birazda su içirdi. Kendisi de gitti yattı. Uyuyamadım tekrar oturdum.
Tamam eşyalar benim eşyalarım ama oda başka. Galiba oğlumun evindeyiz. Bana sormadan neden eşyalarımı oğlumun evine taşıyorlar ki.
Canım sıkıldı bu duruma. İnsan bir danışır.
Kızım yine uyandı yanıma geldi. Kızdım söylendim.
Ne kadar sakin duruyor ben söylendikçe.. hatta gülümsüyor.
Anladım ki ben rüya görmüşüm ..etkisinden kurtulamamışım. Uyursam düzelirmişim.
Yine yattık uyumaya.. kızım da kendi odasına gitti.
Uyumadım kalktım diger odalara bakmaya gittim. Heryer değişik..bizim yazlık evimiz böyle değilki..kızım da geldi.
-Anneciğim burası yazlık ev değil.. kışlık evimize geldik artık.
Hani sabahları cam kenarlarına kuşlara ekmek kırıntıları koyuyoruz ya. Dedi.
Tamam şimdi anlaşıldı. Anladım yerleşti aklıma. Güldüm şaşırdım kendi kendime.
Artık yatıp uyuyabilirim.
Ama yine uyuyamadım yine kalkıp dolaştım..
kızım da benimle sabaha kadar dolaştı..
konuştuk..
yattık kalktık..
dolaştık..konuştuk :)

16 Kasım 2009 Pazartesi

Babamın anlatısı

Kızım kızım biraz üşütmüş. Estağfurullah yani üşütmüş olurmu hiç..
soğuk almış demeliydim.
Bizden uzak durmaya çalışıyor ama olmuyor ki..
illa koridorda yan yana sıyırtmaca geçiyoruz.
hapşurmamaya çalışıyor yine olmuyor yer gök inliyor.
Böcekler sinekler geldi o anda aklıma.
Nasıl onları filitle spreylerle ilaçlıyorsak..
kızımız da bizi sprey gibi hapşuruklarla mikropluyor.
Her hapsurukla odanın yarısı mikrop doluyor..
sonra diğer yarısı..sonra koridor boyunca bana doğru
geliyor zerrecikler ve beni sarıyorlar. Kaçişim yok.
Nefes almamaya çalışıyorum. Dayanamıyorum.
Şimdi tüm nezle mikropları cigerlerimdeler..
Daralıyorum ..terliyorum.
Kızım da sıkıntıda ..terliyor..bulaştırmak istemiyor
Bizi bırakmak istemiyor. Yapamayız sanıyor onsuz.
Ne varmış yapamayacak. Şimdiye kadar hep yapmadıkmı..
iki gün idare ederiz biz.
Evvel allah bir hafta da idare ederiz bir ay da..
-acizmi sandın bizi.. hadi hadi toparlan hiç vakit kaybetmeden kendi evine git yat.. istirahat et.
BALIKLARI BUZLUKTAN ÇIKAR. mİNİ FIRINI ORTAYA KOY.
-Babacığım dolapta güzel yemekler var..onlardan yeseniz..fırın yorar sizi.
-HAYIR KIZIM BİZİ YÖNETMEYİ BIRAKK..NE İSTERSEK ONU YAPARIZ.
Neyse zarla zorla aklı bizde kalarak uğurladık kendisini..
Önce gazetelerimi okururum.. eşimle sohbet ederiz..sonra istirahat ederiz..
akşama da mis gibi balığımızı pişiririz..hemde benim usulümle..
Aynen öyle yaptık.
Saat 6 da balıkları tepsiye aldım doğradım içlerine soğan koyacagım..
ara ara zor buldum..yıkaması iş..soyması iş..kekik ararım yok..
sarımsak ararım bulamam.. buldum soyması uzun ..
eşim bir şey sorar duyamam..kulaklık öbür odada..
eşim getirir takamam ellerim bulaşık..
Fırın uzak kalmış .. kendime yaklaştırayım derken fırın yere yuvarlanmasınmı..
yerden kaldıramıyorum agır geliyor..
annesiyle zorla zarla yerine kaldırdık neyse ama yorulduk üzüldük..
balıkların bir türlü üzerleri kızarmadı. 200 dereceye getiriyoruz..
beş dakika sonra sönüyor..
250 yapıyorum biraz sonra ne göriyim yine sönmüş..
kuruyup kaldılar üzerleri kızarmadı..
pişirme torbası ile örtmüştüm galiba ondan oldu..
9 :30 da yemeğe oturabildik..geç oldu diye yiyemedik bu sefer..
iştahımız kaçtı. bari yatıp uyuyalım dedik..
uyuyamadım çok yorulmuşum..kalbim acıdı..rahat edemedim.
Kızım bir yardımcı ayarlayalım arada kolaylasın diyor ama istemem..
evde yabancı istemem.. tahammül edemem.
Onun oturup kalktığı yerleri sabunlu bezle silmek isterim sonra.
Elinin değdiği şeyi yiyemem. soyunamam giyinemem..
ayagımı uzatıp oturamam..parasını veririm evden uzaklaştırırım..
pencereye davetsiz çıkan sırnaşık kedi bile bakışlarını dikerse üzerime hoşlanmam.
Düşüncesi bile sanki olmuş gibi sıkıntı yarattı şu anda.
Hadi hadi güzel şeylerden bahsedelim..
Dün dünde kaldı.. bugun kızım yanımızda :)

Lorenzonun yağı

Bugünlerde kendimi çok iyi hissediyorum.
Kızıma göre bana zeytinyagı kullanmak iyi geliyormuş.
Her sabah bana yaptığı tostu sıcak sütle yumşatıp tabagıma koyuyor.
İştahlı yemem için küp küp kesiyor ve üzerine zeytinyağı dolaştırıyor
biraz da kekik ekiyor. Zaten içinde de kaşar domates kekik oluyor..
mmmh..cok güzel yiyorum. tabagımın yanında domates dilimleri..
haşlanmış yarım yumurta..yarım kaşık yoğurt olunca
tabagımı seyretmeye doyamıyorum. Tabii bir bardak sütüm de var.
Sanki bunların hiç biri iyi gelmezmiş de..sadece zeytinyagı iyi geliyormuş gibi konuşuyor..gülüyorum ona.
Lorenzonun yaĞI diye bir şey duymuş..inanıyormuş..onun gibi iyi geliyormuş..
Bizim egenin sızma zeytinyağı cok güzel olur kahvaltılarda. Siz de kullanın.
Gerçekten kendimi iyi hissediyorum..cin gibiyim bugunlerde.
Bir de ağrılarım olmasa..rahat yürüsem.. koşsam..yaşlılık çok zormuş..
Kızıma da yük oluyoruz diye üzülüyorum ama o beni böyle konuşturmuyor
Canla başla bakıyor sağolsun.
Kızıma karşı şakadan nazlanıyorum ama zeytin yağını size de öneririm.
Her gıdadan az az alın. Vucudunuza ceza vermeyin. Neyi isterse kararınca yiyin iyi gelir.
Ben bir ara zayıflamak uğruna kendimi cok gıdasız bıraktım. Doktor bir yeme dedi ise ben iki yemedim. Tek yönlü beslene beslene böyle oldum. Aklımı gözlerimi kendimi çok yordum.
Şimdi 90 yaşına geldim böyle oldum.
Eşime sorarsanız hala güzelmişim .. güldürüyor beni.
Ah onun bu tatlı dilleri yokmu..beni böyle uzun yaşattı işte.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

üzüldüm ama geçti

Ben bugün çok üzüldüm bir ara..Kızım beni ve babasını alıp kendi evine götürecekti.
Değişlik olur dedi.
İstemedim.. kendi evimizin nesi vardı. Giyinmek hazırlanmak zor geliyor artık.
Yaşlılık zormuş. Ama kızım kolayladı beni.Daha önce kızımın evinde çok kalmıştım. Torunuma bakmıştım. Gittik.
Hava da güzeldi.Kızımın evinde dinlendim ..uzandım..eşyalara bakındım.
Eşime sordum
- Biz daha önce bu eve geldik mi "diye.
Hayretle yüzüme baktı..
- Torunumuza bu evde baktın büyüttün ..kızımıza yardımcı oldun ya bir dönem hatırlamadın mı bu evi dedi.
Canım sıkıldı ama belli etmedim. Beni bunadım sanıyor.
Sonra da kızıma sordum
- Ben bu eve daha önce gelmiştim değilmi? diye
Kızım yüzüme sevgiyle baktı.
- Evet..ama o zaman böyle değildi..eşyaların yerini değiştirdim .. yabancıladın değilmi..ben de daha alışamadım .. haklısın valla yadırgamakta.
Anlamıştım zaten bir fark olduğunu.. içim rahat etti.
**
Sabahları
- bırakın beni .. iyi degilim..diyorum.. sokulmayın yanıma size de geçer diyorum dinletemiyorum kızıma ..
Yorganı açtığı gibi cup yanıma. başlıyoruz sohbete.. güldürüyor beni. .
Anneme çok benziyor.. Aynı annem. Babam beni cok severdi..Abilerim cok severdi..Eşim de bensiz yapamaz. Kızım dedi ki bana
- hadi kalkalım mı artık.. babam giyindi seni soruyor.. ilaç alacaksınız ya ikiniz de..vakti geçirmeyelim..ben kahvaltıyı hazırliyim.. yoksa babam hazırlamaya kalkar ayıp olur..
- tamam ozaman ne giyineceğim ben ..Aman onları istemem ..değişik olsun..rengi koyu onun da..iyi bir şey olsun üstümde.. sokak kıyafeti kızım o olmaz. Bu da pek cafcaflı..
**
Eşim
-Aman da benim ciğer parem uyanmışş .. sabahıma neşe katmış şükür Allahıma..
Esdi yine nevbaharr..açıldı güller supi_demm..:)
-Aman senin şu dillerin yokmuu :)
-kıkır kıkır
-kikir kikir
Şükür halimize..arada unutkanlık olur. u yaşta normal.

5 Temmuz 2008 Cumartesi

KRALİÇE MÜRİ

Kızım bana Kraliçe Müri diyecekmiş bundan sonra. Neden bilmiyorum. Öyle uygun gördü demekki. Ne yapalım.. Öyle olsun.
_ ama anneciğim bugun olanlardan sonra sana çok uydu bu isim. Bak bugunü anlatiyim sana;
Dün seni doktora götürdüm ya..ama önceden bir sürühazırlık yapıldı tabii.
Randevu alındı. Kıyafetlerin hazır edildi. Araba yıkatıldı.Giyimde renk secimi uyumu senin zevkine göre ayarlandı. Yoksa gitmezdin. Herşey tamamdı.. bindik arabamıza. Doktor seni muayene etti..kendi branşı ile ilgili birşey bulamadı. başka bir doktora havale etti. Ne bir reçete ne bir ilaç.Elimiz boş eve döndük. İyiymişsin.
Bugun de o başka doktora gidecektik. Yine aynı kıyafetleri hazırlamıştım. Onları istemedin bu sefer.
- Hergün aynı kıyafet giyilirmi kızım. Millet bu kadıncağızın başka kıyafeti yok galiba diye düşünecek..
- Neyse ben de itiraz etmektense gönlüne göre birşeyler buldum ..hazır olduk.Bindik arabaya.
Ön camda bir karga pisliği..yan camda da aynısından. Yapacak bir şey yok.Nasılsa yol görünüyor. Ama yan cama baktığımda biraz tiksinti veriyor.el alışkanlığı ile canı açınca ufalandı dağıldı biraz..yarısıda içeri savruldu.tekrar kapattım camı..şimdi yan cam puslu duruyor. Ön cam kolay.. silecekleri çalıştırdımmı gider..ufalanır..Ama olmadı.. güneş ve rüzgardan cok kurumuş..suları fışkırttım. sağ silecegin suyu cama gelmiyor..arabanın üstünden aşıp arkadan gelen arabayı ıslatıyor. Böylelikle ön cam temizlenmek yerine bulamaç bir hal aldı.
Bana kalsa giderdim o halde ama sen dedin ki:
- ayıp kızım. Kenara çek de temizle..böyle olmazz.
- olmaz dı tabii
Kendim için bulundurduğum ufak şişe içme suyuyle camları onurlandırdıktan sonra
Siz.. Kralice hazretlerinden onay almak suretiyle tekrar yola revan oldukmu.
- Olduk :)
Zor zamanlarımda bana hep yardımcı olan cocukluk arkadaşım Aynuru da yoldan aldık.Sağlık merkezine girerken siz ikimizin arasında idin..koluna girmemizi istemedin. Bir kraliçe edası ile ilerledin.
Ne kadar kibar..ne kadar zevkli..bu yaşa ragmen ne kadar güzel..ne kadar asil görünüyordun. Arkadaşımla ben de tebaan gibiydik.
İşte o an karar verdim sana Kraliçe Müri demeye -Müri adının kısaltılmışı yani.
Eve dönünce Babam daha iyisini buldu;
- Kraliçeye boşver.. O gönlümüzün Sultanı dedi.
Eh be anneciğim..duydun işte..sağlam bas ayağını.Bu tatlı sözler bırakılıp da bir yerlere gidilirmi. Hayat güzel.

29 Nisan 2008 Salı

Tanışıyoruz

Bugün birileri geldi evimize ziyarete. Ben aldım onları içeri.
Tanıyamadım ama belli de etmedim. Sonra eşim geldi. O tanıdı.
Meğer ise kızımın kayınvaldesi, oğlu ve gelinini alıp gelmiş.
Neşeli canlı insanlarmış. Epeyce bir oturdular.
Sonradan tanıdım tabii hepsini.
Gözümde katarakt var o yüzden uzaktan seçemiyorum.
Karşıdan geçen insanlara tanımasam da tebessümle bakıyorum ki
tanıyamadığımı anlamasınlar.
Onlar da tebessümle bakarsa ben de hatır soruyorum.
Böylece tanımadığım bir çok kişiyle de tanışmış olduk :)

20 Nisan 2008 Pazar

BAŞ UCUMA KOYDUM

Bugun kendimi yalnız hissettim cok. Kızımın dikkatini çekmiş.
-Ne düşünüyorsun annecigim dedi.
-bilmem..bir şey düşünmüyordum. ama değişik bir ruh hali var üzerimde. Mahzunluk var.
Kendimi terkedilmiş gibi hissediyorum. dedim.
Kızım bana sarıldı. Eskilerden yenilerden konuştuk. Evin en küçüğü idim. Babam beni cok severdi. Hep omuzunda taşırdı. Küçücüktüm hatırlıyorum abilerim de beni maskot gibi her gittikleri yere götürürlerdi. Ama şımarmazdım. cin gibi sevimli imişim. Çok sevgiyle büyüdüm..
- insan yedisinde neyse 70 imde de o imiş :) yine mutlu olumlu ve şakacısın :))
-ne 70 i.. cık..cık.. 85. :))
- aa..anneciğim bu ne.? çekmecende portakal var küflenmiş???
- evet ben koydum..deney için .. ne kadar zamanda küflenecek için
- yaa...??? :))))))
Gülüştük.

16 Nisan 2008 Çarşamba

YA ALDIYSAM.

İlaçlarımı alıyorum düzenli..evdekiler uyanmadan kahvaltımı da ediyorum.
-Kahvaltını etmemişsin ,,ilaçlarını da almamışsın diyorlar.
Bir kere daha mı kahvaltı yapıp ilaç aliyim.

Almıyacagım işte..
-İki kere hap yutmaktansa..bir kere ilaç içmemekle bir şey olmaz..
Saymışlar sözde ilaçları içinden eksilen yokmuş..
Saklamışlar sözde ilaçları ben bulup alamazmışım..
kendimemi inanacagım ..onlara mı. Almıyacagım..
Daha bunamadım ben..aaa...
***
Kızım üzülüyor..biraz da gücendi gibi..
Alalım bakalım ilacımızı
-Bir şey olursam karışmam bak. dedim

Sonrada sarılıştık kızımla. O benim herşeyim :)

14 Nisan 2008 Pazartesi

BEN BİLİRİM

Telefon numaralarının hepsi silindi aklımdan..bir tek kızımınki duruyor.
Sanırım onu cok cevirdiğimden. Günde 2 bazan 3 kere arıyor sağolsun.
Ben de ararım. Bugun kızım telefon etti.

-Postanede buluşalım dedi. Giyindim hazırlandım.
- yanlışın var kızımız öyle demez.. gelir kapıdan kendi alır.
Postane uzak yürünmez dedi eşim. Halbuki o bilmiyor.. ben biliyorum. Postane bir arka sokaga taşındı. Dinlemedim gittim arka sokağa. baktım baktım oralarda postaneyi göremedim. Eşim de arkamdan geliyormuş o sırada. Birlikte bir bankta biraz dinlendik. Eşim beni çok güldürdü. herkes bize baktı. Sonra kolkola girip evimize döndük. Postane neden orda gibi geldi ki. Yorulmuşuz.

Daha sonra kızıma anlattık bunu çok üzüldü. Üzülmesin diye bir daha çıkmam dedim.

12 Nisan 2008 Cumartesi

YORULDUM DA ONDAN OLDU

Bugun çarşıya cıkmıştık eşimle..dönüşte yorulduğumu hissettim.
"Eşim sen benden önce gir eve.. markete uğrayıp geliyorum dedi."
Kapımızın üç kilidi var. Denedim denedim acamadım.
Hangi anahtar hangisini açıyordu bilemedim. yorgunluktan herhalde..biraz tansiyon da var tabii. karşı komşu evde yoktu.. üst kata cıktım.. onlar da yoktu. ben de kendi katımıza inip merdivenlere oturup ağladım. O sirada eşim geldi. Beni öyle görünce şaşırdı tabii.
Kapıyı açtı da eve girebildim.